YAKUT EL MUSTASİMİ

45x35 cm dış, 30x20 cm iç ölçüsüne sahiptir. (Eser Prof. Dr. Fatih ÖZKAFA tarafından onaylıdır.)
YÂKUT-I MUSTA’SIMÎ
Meşhûr hattatlardan. İsmi, Yakut bin Abdullah’dır. Künyesi Ebü’l-Mecd, lakabı Cemâlüddîn’dir. Son Abbasî halîfesi Musta’sım billah’ın kölesi olduğu ve onun terbiyesinde yetiştiği için Musta’sımî nisbesiyle meşhûrdur. Doğum târihi, kesin olarak bilinmemektedir. Amasya’da doğduğunu nakl eden kaynaklar vardır. 1298 (H. 698)’de Bağdâd’da vefat etti.Aslen Türk veya Rum asıllı bir köle olan Yakut bin Abdullah, son Abbasî halîfesi Musta’sım billah tarafından satın alındı. Halîfenin himayesinde ve terbiyesinde yetişen Yakut el-Musta’sımî, zamanının âlimlerinden ilim öğrendi. Bilhassa Arab dili ve edebiyatı hususunda ihtisas sahibi oldu. Abdulmü’min Safiyyüddîn Bağdadî, İbn-i Habîb ve Şehdet binti Ahmedü’l-Ebrî gibi kimselerden hat san’atını (güzel yazı yazmayı) öğrendi. Eski hattatlardan Muhammed bin Mukle ve İbn-i Bevvâb gibi üstâdların eserlerini okuyup, inceleyerek kendisine has bir yazı stili geliştirdi. Güzel yazı yazmakla meşhûr olup, Kıblet-ül-Küttâb yâni hattatların kıblesi diye adlandırıldı. Halîfeden çok yakınlık görüp, onun iltifat ve ihsanlarına kavuştu. Hat san’atı üzerine pek kıymetli talebeler yetiştirdi. Bin kadar Kur’ân-ı kerîmi kendi el yazısıyla yazdı. Moğol hükümdarı Hülâgu’nun Bağdâd’ı istilâsını gördü. Rivayete göre Hülâgu Bağdâd’a girdiği zaman bir minareye gizlenen Yakut, kan, ateş ve yağma ile dolu günleri burada yazı yazarak geçirmişti. Hattâ kâğıdı bittiği için yanında bulunan keten mendil üzerine yazı yazmıştı.
Hayâtının daha sonraki yılları hakkında açık ve kesin bilgi bulunmamakla birlikte, yazılarının ferağ kayıtlarından Bağdâd’dan ayrılmadığı, bu sebeble Bağdâd’ın bir müddet daha hat san’atının merkezi olarak devam ettiği anlaşılmaktadır. Moğol istilâsından sonra tekrar îtibâra kavuşmuş olan Yâkut-ı Musta’sımî, bilhassa Alâaddîn elcüveynî ve kardeşi Şemseddîn elcüveynî gibi İlhanlı devlet adamlarının takdir ve iltifatlarını kazandı. İbn-i Sînâ’nın tıbba dâir Şifâ adlı eserini bir cildde yazarak Hindistan melikine hediye edince kendisine iki yüz bin miskal altın verildi.
Yâkut-ı Musta’sımî’nin 1296 (H. 696)’da istinsah ettiği Meşâriku’l-Envâr adlı kitap, İstanbul Süleymâniye Kütüphanesi Ayasofya bölümü 899 numarada kayıtlıdır. Bu kitabın cild kapağının iç yüzünde yazılı olan Arabça iki beytin Türkçe tercümesi şöyledir:
Bütün yazılarda ben Yakut gibiyim,
Bu kazandığım şeref, İbn-i Mukle’den gelme değildir.
İnsanların yazısı nazarımda gözüm gibidir,
Benim yazım da onların nazarında göz bebeği gibidir.